Prostat, erkek üreme sisteminin bir bölümüdür. Rektumun (kalın barsağın son
kısmı) önünde ve mesanenin altında yerleşmiştir. İdrar akımını sağlayan üretra
(idrar yolu) tarafından çevrilmiştir. Sağlıklı prostat bezi bir ceviz
büyüklüğündedir. Prostat, seminal sıvının bir kısmını üretir. Ejekülasyon
esnasında seminal sıvı spermlerin dışarı atılmasını sağlar. Erkek hormonları
prostatın büyümesini sağlar. Testisler testosteron dahil olmak üzere erkek
hormonlarının esas üretim yeridir. Böbrek üstü bezi (adrenal bez) az miktarda
testosteron üretir. Prostat aşırı büyüdüğü zaman üretraya baskı yaparak idrarın
mesaneden penise akımını yavaşlatır ya da durdurur.
Prostat kanserinin sebepleri kesin olarak bilinmemektedir. Bulaşıcı
değildir, insandan insana geçmez. Araştırmalar prostat kanseri gelişme riskini
artıran bazı faktörler olduğunu göstermiştir.
Yaş: Prostat kanserinin en önemli risk faktörüdür. 45 yaş altında nadir
görülür. Yaşlandıkça risk artar. ABD’de 65 yaş ve üzerinde görülmektedir.
Aile öyküsü: Erkek kardeşinde prostat kanseri olanlarda risk artar.
Irk: Afrikalı Amerikalılarda beyazlardan daha yaygındır.
Belirli prostat değişiklikleri: Yüksek dereceli prostatik
intraepitelyal neoplazisi olan hücreleri olanlarda prostat kanser riski
artmıştır. Bu hücreler mikroskop altında anormal olarak görülürler.
Diyet: Hayvansal yağdan zengin ve et içeren gıdalarla beslenmenin bazı
çalışmalarda prostat kanser riskini artırdığı gösterilmiştir.
Prostat kanseri belirtiler
Prostat kanserinin hiçbir belirtisi olmayacağı gibi hastalar; idrar yapma
ile ilgili problemler, ereksiyon zorluğu, semende veya idrarda kan ve sırt,
bel, kalça ve uyluk ağrıları ile başvurabilirler. İdrar yapma ile ilgili
problemler; idrar yapamama, idrar yapmaya başlama ya da durdurmada zorlanma,
sık sık idrara çıkma, geceleri idrara çıkma, idrar akımında zayıflama, kesik
kesik zorlanarak idrar yapma, ağrılı idrar yapma şeklinde olabilir. Bu
belirtiler kanser dışı nedenlere (prostat büyümesi, enfeksiyon gibi) de bağlı
olabilir. Bu belirtiler bulunduğunda bir üroloji uzmanına başvurmanız gerekmektedir.
Prostat kanserine tanı konması
Prostat kanserinin belirtileri ortaya çıkmadan erken tanısı için bazı
tarama yöntemleri kullanılır. Bu tarama yöntemlerinin 50 yaşından sonra tüm
erkeklere yılda bir uygulanması önerilmektedir:
Prostatın parmakla muayenesi: Doktor vazelinle kayganlaştırarak
eldivenli parmağı ile makattan prostatı muayene eder. Prostat sert ve nodüler
alanlar açısından taranır.
Kanda prostat spesifik antijen (PSA) testi: Hastanın kan örneğinde
laboratuvarda PSA bakılır. PSA prostat kanseri dışında bazı hastalıklarda da
yükselebilir (prostatın iltihabı ya da iyi huylu büyümesi gibi). Kanseri
düşündüren herhangi bir belirti olduğunda doktor bunun kansere mi yoksa başka
bir nedene mi ait olduğunu anlamaya çalışır. Bunun için detaylı bir sorgulama
ve aile öyküsü alınmasının ardından prostatın parmakla muayenesi, kanda PSA
bakılması, idrar tahlili gibi tetkikler yapılır. Bunların dışında aşağıdaki
tetkikler de istenebilir.
Transrektal ultrason: Hastanın rektumuna bir ultrason probu konularak
prostat bezindeki anormal bölgeler görüntülenir.
Sistoskopi: İnce ve ışıklı bir tüp yardımıyla üretra ve mesane görülebilir.
Transrektal biyopsi: Rektum yoluyla prostata bir iğne yerleştirilerek
doku örneği alınır. Patolog mikroskop altında dokuda kanser hücrelerinin
varlığını araştırır. Prostat kanserinin kesin tanısı biyopsiyle konulur.
Fizik muayene ve yapılan testler sonucu kanser bulunamazsa doktor büyümüş
prostatın yarattığı belirtileri azaltmak için bazı ilaçlar önerebilir. Cerrahi
yolla da prostata ait belirtiler ortadan kaldırılabilir. Bu vakalarda
genellikle halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen transüretral prostat
rezeksiyonu (TUR veya TURP) yapılır. Kanser bulunursa patolog tarafında tümörün
greydi (yani normal prostat dokusundan ne kadar farklılaştığı) rapor edilir.
Yüksek greydli tümörler düşük greydli tümörlerden daha hızlı büyür ve
yayılırlar. Bir greydleme sisteminde G1’den G4’ e kadar kanser greydlenir. Bir
başka greydleme sistemi ise Gleason skorudur. Gleason skorunda patolog kanser
alanlarının her birine 1-5 arasında puan verir ve en sık iki puan toplanarak
skor hesaplanır. Gleason skoru 2-10 arasında değişir.
Prostat kanseri tedavisi
Lokal tedavi: Cerrahi ve radyoterapi lokal tedavilerdir. Prostattaki kanseri yok
etmek amaçlanır. Kanser vücudun diğer bölgelerine yayıldığında lokal tedavi
özel bölgelerdeki hastalığı kontrol etmede kullanılır.
Sistemik tedavi: Hormon tedavisi sistemik bir tedavidir,
hastalığın yayılmasını önler.Tedavi tümörün evresine, hastanın belirtilerine ve
genel sağlık durumuna gore değişir. Yan etkiler tedavinin tipine ve süresine
bağlıdır. Hastalar tedavi planını ve yan etkileri konusunda
bilgilendirilmelidir. Ayrıca hastalar tedavi esnasında hastanede ne kadar
kalacaklarını, ne zaman normal aktivitelerine döneceklerini, karşılaşacakları
seksüel ve üriner problemleri sorabilirler.
Cerrahi: Cerrahi erken dönem prostat kanserinin en yaygın tedavisidir. Doktor
prostatın tamamını veya bir bölümünü alabilir. Bazı vakalarda doktor sinir
koruyucu yöntemle ameliyatı tercih edebilir. Bu tip cerrahide ereksiyonu
sağlayan sinirler korunabilir. Sinirlere çok yakın büyük bir tümör varsa bu
yöntem uygun değildir. Her bir cerrahi yöntemin kendine özgü yarar ve riskleri
vardır.
Radikal retropubik prostatektomi: Karından bir kesi yapılarak prostat, komşu
dokular ve lenf nodları alınır.
Radikal perineal prostatektomi: Skrotum ve anüs arasından bir kesi
yapılarak prostatın tamamı çıkartılabilir. Komşu lenf nodları karından ayrı bir
kesi yapılarak çıkartılır.
Laparaskopik prostatektomi: Karından küçük kesiler yapılarak
ışıklı bir tüp yerleştirilir, prostat ve lenf nodları çıkartılır.
Transüretral prostat rezeksiyonu (TURP): Üretra yoluyla prostatın bir bölümü
kesilerek alınır. Bu yolla kanserin tamamı çıkartılamaz, idrar akımını
engelleyen dokular alınır.
Kriyocerrahi: Bazı merkezlerde uygulanan bir yöntemdir.
Pelvik lenfadenektomi: Prostatektomi sırasında rutin olarak
yapılmaktadır. Pelvik bölgedeki lenf nodları çıkartılıp kanserin yayılımı
açısından incelenir.
Radyasyon tedavisi: Radyoterapi olarak da adlandırılır, lokal bir
tedavidir. Tedavi edilen alandaki kanser hücrelerini yüksek enerjili ışınlarla
öldürmek amaçlanır. Prostat kanserinde erken evrelerde radyoterapi cerrahinin
yerine uygulanabilir. Ayrıca cerrahi sonrası bölgede kalan tümör hücrelerini
öldürmek amacıyla da uygulanabilir. İleri evrelerde radyoterapi ağrıyı
hafifletmede yardımcı olur. İki çeşit radyoterapi yöntemi vardır
Eksternal Radyoterapi: Bir makine yardımıyla radyasyon dışardan hastaya
uygulanır. Haftanın beş günü hastalar bu tedavi için hastaneye gelirler.
İnternal Radyoterapi: İnce tüpler tümör içine ya da yakınına
yerleştirilir, radyasyon bu tüplerden yayılır. Hastalar hastanede kalırlar ve
tedavi birkaç gün sürer, hasta taburcu olurken tüpler çıkarılır.
Radyoterapi sırasında halsizlik, yorgunluk olabilir. Dinlenmek önemlidir
ancak doktorlar hastalara olabilecekleri kadar aktif olmalarını önerirler.
Eksternal radyoterapi alanlarda ishal, sık idrara çıkma, idrar yaparken
rahatsızlık, ciltte kızarıklık veya kuruma olabilir. İnternal radyoterapinin
yan etkileri daha azdır, geçici idrar kaçırma olabilir. Radyoterapi öncesi
hastalar neden bu tedaviye ihtiyaç duyduklarını, tedavinin etki ve yan
etkilerini, tedavi esnasında nelere dikkat edeceklerini ve normal aktivitelerine
ne zaman döneceklerini bilmek istemektedirler.
Hormon Tedavisi: Prostat kanseri hücreleri gelişmek ve çoğalmak için erkek
hormonlarına yani androjenlere ihtiyaç duyar. Hormon tedavisiyle tümör
hücreleri androjenden mahrum kalır. Testisler en önemli erkeklik hormonu olan
testosteronun esas üretim yeridir. Böbrek üstü bezleri de az miktarda
testosteron üretir. Hormon tedavisi ilaçlar ve cerrahi tedaviyi kapsar.
NOT: Hastalıklar değişkenlik gösterebilir. Onun için bir uzman doktorla
görüşmek sağlığınız açısından daha iyi olacaktır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder