“Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat
bulasınız!”
(Heysemî, III, 179) 1940 yılında Nobel tıp ödülünü kazanan,
Dr.Alexis Carrel ‘L Hamme Cet İnconnu’ isimli eserinde vücutta depo edilmiş besin maddelerinin oruç
sırasında harcandığını, sonradan bunların
yerine yenilerinin geldiğini, böylece tüm vücutta yenilenme olduğunu ve orucun sağlık bakımından yararlı olduğunu belirtmiştir.
Kanser oluşumunu engeller
Oruç tutan bir kişi 8-16 saat aç kalır. Aç kalan vücutta
karaciğerde depo edilen glikojen ve lipidler enerji için harcanır. Lipitlerden
keton cisimleri sentezlenir. Asetoasetat ve beta hidroksi butirat denilen keton cisimleri vücuttaki en
önemli antioksidan maddelerdir.
Kansere karşı oldukça koruyucudurlar. Oruç tutan bir kişi oruç
tutmayana göre daha uzun yaşar, ailede kanser öyküsü olsa bile
kansere yakalanma çok geç yaşlarda gelişir.
Algılama, öğrenme ve hafızayı güçlendirir
Oruç tutarken uzaklaştığımız fiziksel istekler, beynimizin yapılan
işlere yoğunlaşmasını sağlar. Gereksiz metabolik aktivitelerle
uğraşmayan vücut, algılama ve öğrenmeye odaklanarak hafızamızın daha iyi çalışmasına katkıda bulunur. Tarihteki birçok alim kendini günlerce açlığa tabi tutarak
düşünce yeteneklerini geliştirmiştir. Örneğin
Abdülkadir Geylani hazretleri, Şems-i Tebrizi hazretleri, Oruç baba hemen daima oruçlu yaşamışlardır. Hatta bu alim zatlar her gün aç
gezen benim bile demişlerdir.
Az yemek, zihni açar ve kişisel gelişime katkıda bulunur. Ramazan
ayında oruç tutmak fiziksel ve zihinsel sağlığımıza büyük ölçüde katkı
sağlar. Bedenimizi ve irademizi disipline sokan oruç, açlık sınırında olan insanları anlamayı ve gün
içinde hoşgörüyle hareket etmeyi öğretirken,
zihnimizin de daha pratik çalışmasına fırsat verir. Sindirimle zaman harcamayan vücudumuz, öğrenme, algılama ve hafıza yeteneğine
odaklanır. Hakikaten birkaç gün oruç tuttuktan
sonra keton cisimlerine alışan beyin işini daha iyi yapar.
Yaşlanmayı geciktirir
Düzensiz beslenmeye bağlı olarak kan dolaşımında trigliserid ve
zararlı kolesterol artar. Damar duvarları kolesterol parçacıkları
ile kaplanır, kan dolaşımı bozulur. Bunun sonucunda
şişmanlık, karaciğerde yağlanma, metabolik sendrom, hipertansiyon, kalp krizi, inme gibi birçok hastalık gelişir.Oruç sayesinde
damarlarımız temizlenir, kan dolaşımı rahatlar.
Hücre yenilenmesini aksatan, dokuların onarımını geciktiren bu durum yaşlanma sürecini önemli ölçüde artırır. Ramazan ayında oruç
tutanlarda kandaki zararlı kolesterol düzeyi
azaldığı için damarların kendini tamir eder. Oruç tutmak hücrelerin yenilenmesini sağladığı için bedenimizi ve zihnimizi daha sağlıklı hale
getirir ve yaşlanmayı büyük ölçüde geciktirir.
Sindirim organlarımız rahatlar
Vücut
metabolizması, gün içerisinde tüketilen gıdaları hazmetmekle uğraştığı için vücudumuzun savunma ve bağışıklık
sistemi zayıflar. Oruç sırasında sindirime ayrılan zamanın azalır, bu zaman diliminde mide ve bağırsak
sistemi dinlenerek kendini yeniler. Özellikle
durmaksızın çalışan karaciğerin dinlenmesine olanak sağlar(Karaciğerdeki
glikojen ve lipidler tüketildiği için
karaciğer küçülür, yenilenir). Oruçda, kırmızı kan hücrelerin taşıdığı enerji veren maddeler azalır, dolayısıyla kırmızı kan
hücreleri ve dolayısıyla diğer organlarımızda
dinlenmiş olur.
Cinselliği canlandırır
Cinsellikten uzaklaşmanın ruhi birçok faydasının yanında cinsel
sistemimizin de aynı diğer sistemlerde olduğu gibi yenilenmesi,
canlanması gerçekleşir. ’Mutasyon’ denilen, genetik hataların tamiri, hücrelerini yenilemesi, spermlerin bu
hatalardan temizlenmesi sağlanmış olur.
Vatan savunmasında bir kılavuzdur
Savaş zamanlarında cephedeki asker yiyecek ve içecek bulamadığı
zaman açlığa ve susuzluğa katlanmak zorunda kalabilir. Oruç
tutanlar, bu tür zorluklara daha kolay dayanırlar.
Hangi durumlarda oruç tutulmaz?
-inme geçirmiş olan hastalar, inme geçirme riski olanlar,
-Diyabet hastaları,
-Mide ve on iki parmak ülseri olanlar,
-Böbrek yetmezliği olanlar,
-Parkinson, Alzheimer, Sara hastalığı olanlar,
-Zeka geriliği olanlar
-Akciğer, kalp hastalığı olanlar
-Ciddi enfeksiyon hastalığı olanlar,
-Metabolik hastalığı olanlar(Gut gibi)
-Ciddi psikolojik sorunları olanlar,
-Çoklu ilaç kullananlar
Not: Uz. Dr Ali Aydın (Çapa Tıp Fakültesi)'ın yazdığı bu yazı derinposta.com'da alınmıştır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder