Bir mineral olan selenyumun karaciğer kanserini
önlemedeki etkisi üzerine çalışmalar yürütülüyor. Selenyum’un kanseri
önlediğine dair bazı olumlu sonuçlar da elde edildi. Dünya Sağlık Örgütü’ne
bağlı faaliyet gösteren Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) bunun
üzerine araştırmalar yapıyor. Yapılan araştırmanın sonuçlarına ilişkin 4 Temmuz
2016 tarihinde “American Journal of Clinical Nutrition” dergisinde bir makale
yayınlandı.
2012 yılı verilerine göre dünya genelinde 782.000
yeni karaciğer kanseri tanısı konulmuştur. Yine 2012 verilerine göre karaciğer
kanserinden yılda 746.000 ölüm gerçekleşmiştir ki bu kansere bağlı ölümlerin
yüzde 9.1’ini oluşturmuş, kısaca dünyada kansere bağlı ölümlerin 2. en sık
nedeni olmuştur.
Karaciğer kanseri özellikle gelişmiş ülkelerde
giderek artmaktadır ve genellikle ileri evrede tanı koyulmakta olup, kısıtlı
tedavi seçenekleri bulunmakta ve kötü seyir göstermektedir. Bu nedenle bu
kanserin erken teşhisine ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yönelik daha
fazla çalışma yapılması gerekmektedir.
Selenyum’un karaciğer kanserini önlemedeki etkisi
Karaciğer kanseri ile ilgili yapılan bu yeni çalışma
yaklaşık 10 Avrupa ülkesinde ve toplam 1,5 milyon kişide yürütülmüş, selenyumun
bu kansere karşı koruyucu özellik gösterip göstermediği incelenmiştir.
Selenyum, bir mineral olup, daha çok kabuklu deniz
ürünleri, brezilya cevizi, et, yumurta, tahıl ürünleri ve soğanda
bulunmaktadır. Selenyumun gıdalardaki seviyeleri bölgedeki toprağın
özelliklerine göre farklılık göstermektedir.
Avrupa’da birçok ülkede selenyum seviyesi düşük
olup, Güney Amerika gibi bölgelerde ise yüksektir. İnsanlar için vücut
fonksiyonlarının yürütülmesinde önemli bir mineral olan selenyum bağışıklık
sistemi ve oksidatif sistem üzerinde etkilidir ki özellikle oksidatif sistemin
kanser gelişiminde etkili olduğu bilinmektedir.
Yapılan bu çalışmanın sonucunda selenyum düzeyinin
yeterli olmadığı bölgelerde günlük selenyum alımın artırılmasının, alkol ve
sigaradan uzak durulması ile sağlıklı vücut ağırlığının korunmasına ilaveten
karaciğer kanserinde önemli bir koruyucu etmen olabileceği sonucuna
ulaşılmıştır.
Ancak bir çalışma ile bu sonuca kesin olarak
ulaşmanın mümkün olmadığı ve bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiği
de vurgulanmıştır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder