Uluslararası Avrasya Gastroenteroloji Derneği Başkanı
Prof. Dr. Hasan Özkan, obezite tedavilerinde uygulanan tüp mide ve diğer
ameliyat yöntemlerinin ardından pankreas kanseri riskinin arttığını bildirdi.
Prof. Dr. Özkan, yaptığı açıklamada, son yıllarda
obezite tedavisinde tüp mide ve diğer ameliyat yöntemlerinin artış
gösterdiğini, cerrahi işlemler yerine toplumu doğru ve sağlıklı beslenme
tarzına yönlendirmenin daha doğru bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
Mide ve bağırsaklarda 100 milyon nöron olduğunu
belirten Özkan, bu sayının omurilikteki nöron sayısından daha fazla,
beyindekinden ise daha az olduğunu söyledi.
Midenin, "beyinle ilgili kendi kararlarını alan
sindirim sisteminin bir parçası" olarak tarif edilebileceğini dile getiren
Özkan, "Karında kelebekler uçuşması, batma, midede yanma ve midede
üşümenin nörolojik bir temel taşıdığı da böylece ortaya çıkıyor. Mideyi
astarlayan nöronlar, sinir hücrelerine birbirleriyle iletişim kurmada yardımcı
olan nörotransmitterler, kimyasallarla doludur. Midemiz aynı zamanda, stres
duygularını doğrudan etkileyen, hafızayı, öğrenmeyi ve karar vermeyi etkileyen
sinyalleri beyne gönderir." dedi.
Özkan, midenin gıdaları depolayarak parçaladığını ve
oniki parmak bağırsağına boşalttığını, vitamin ve mineral-elektrolit emilimini
ayarlayarak aynı zamanda vücuda sindirim yoluyla giren mikropları yok ettiğini
belirtti.
Mide ameliyatlarının kilo vermede etkili olduğunu
ancak ölüme kadar gidebilen çok ciddi riskleri bulunduğunu anlatan Özkan,
şunları kaydetti:
"Mide, içine giren yiyecekleri, fiziksel ve kimyasal
olarak parçalar. Midenin proksimal kısmı depolama görevini yaparken, distal
kısmı gıdaları karıştırır ve öğütür. Sonuçta boza kıvamında yarı sıvı bir
materyal meydana gelir. Mide, sıvı gıdaları, katılardan daha hızlı boşaltır.
Midede suyun yarı boşalma süresi yaklaşık 12 dakika, katıların ise yaklaşık 2
saattir. Tüp mide ameliyatında midenin neredeyse dörtte üçü sağlam olmasına
rağmen kesilir, çıkarılır ve atılır. Böylelikle uzun vadeli olarak çeşitli
hastalıklara, mikroplara ve henüz bilinmeyen komplikasyonlara davetiye
çıkarılır."
Prof. Dr. Özkan, "Mide ameliyatı olan kişiler
üzerinde yapılan pek çok çalışmada 20 yıl sonra pankreas kanser riskinin 4 kat
arttığı görülmektedir." dedi.
"Vitaminler, besin yoluyla alınamayabilir"
Midenin görevlerinden birinin de vitaminlerin
emilimi olduğunu vurgulayan Özkan, şu bilgileri paylaştı:
"Özellikle B12, C ve D vitaminleri mideden
emilir. Mide küçültme ameliyatları sonrası bu vitaminler, besin yoluyla
alınamayabilir. Bunun sonucunda anemi, enfeksiyona hassaslık, kırılgan
kemikler, zayıf kaslar ortaya çıkabilir. Öte yandan, mide kapasitesinin
azalmasına bağlı olarak yetersiz su tüketimiyle birlikte dehidrasyon görülme
riski çok yüksektir. Ameliyat sonrası dışkı ve idrar kaçırma sorunu da göz ardı
edilemeyecek kadar yüksek oranlarda görülmektedir."
Mide küçültme ameliyatı olanların ömür boyu
kullanmaları gereken ilaçlar bulunduğuna işaret eden Özkan, "Mide küçültme
ameliyatları, çözüm gibi dursa da aslında vücudun fizyolojik çalışma sistemini
kalıcı olarak bozup kilo vermenize neden oluyor. Bu aslında çözüm değil, kalıcı
zarar vermektir. Vücudun fizyolojik çalışma sistemi zarar görürse ileride sizi
hastalıklara karşı koruyamaz." diye konuştu.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder